yémeni – zülbiye
yémeni: Ayakkabı. yemin etsem başım ârımaz: Bahsettiğim şeyin doğruluğuna yemin edebilirim. yemini yer bulmek: Yeminle verilen sözü bozmamak için göstermelik
Read Moreyémeni: Ayakkabı. yemin etsem başım ârımaz: Bahsettiğim şeyin doğruluğuna yemin edebilirim. yemini yer bulmek: Yeminle verilen sözü bozmamak için göstermelik
Read Moreva: var vâdesi yetmek: Ömür süresi bitmek, ölmek. vâke: gerçi (vâkıa) Vakvak: Ayanoğlulardan Hasan oğlu Mehmet. 1872 Yılında doğdu, Tırılın emmisidir.
Read Moretıraka: mantar tabancası Tıraka: Arapselimlerden Araparif oğlu Abdurrahman Zenger. 1923 Yılında doğdu. Bir dönem köy muhtarlığını ceberutça yaptığı söyleniyor. Bu
Read Moreşabla: Büyük yapraklı bir ot. şablagulak: Dikkat çekici kadar büyük kulaklılar böyle nitelendirilir. şaddak: Bulunduğu duruma uygun davranmayan, hafif, şımarık.
Read Moresaña kemik atan yok: Bu konuda sana söz hakkı vermedik, sus, anlamında söylenir. sancak: salıncak Sancak: Hacı uğurlama ve karşılamalarında
Read Morepaça: Ayak bileği paçalı: Ayakları tüylü tavuk veya kuş. Pafıldakmahmut: Gobakların Salih oğlu Mahmut Kaçmaz, 1936-2018. paklamek: 1.Biçilen ekini annat ve tırmık
Read Morenacabolsa: Nasıl olsa, en sonunda anlamında zarf. nacap: Nasıl, niçin, neden (ne acep) naha: Şaşma ve ayıplama ünlemi (Naha ne deyen) nâırabbım:
Read Moremacın: macun, krem macıngök: Ham, olgunlaşmamış. macur: Bulunduğu yere göçle gelmiş, muhacir. Macur: Köyün 5 km kuzey ve kuzeydoğusunda bulunan Cumalı
Read Morekişelemek: Kümes hayvanlarını kovmak, kovalamak. kişi başı: Bir toplulukta her bir kimseye düşen miktar. kişnek: Çok kişneyen at kişt/kişe: Kümes hayvanlarını
Read Morekakdırmek: İttirmek, itelemek, çakmak, saplamak kakeç: Ağaçtan yapılmış üç tekerli bebek arabası, yürüteç. kâkgil: Kızların alnına düşen saç uzantısı, kâkül.
Read More